90’lı yıllardan beri müzik sektöründe kullandığımız ve bir dönemde devrim yapan müzik formatı .mp3, temmuz ayında 25 yaşına bastı. Aslında 2017 yılında formatın yaratıcıları olan Alman ‘The Fraunhofer Institute for Integrated Circuits’ Fraunhofer Entegre Devreler Enstitüsü yaptığı açıklamada; .mp3 ile ilgili bazı patentlerin lisansını sona erdirdiğini, başka bir deyişle formatın hayat desteğini daha fazla korumak istemediğini açıklamıştı. Çünkü bugüne gelindiğinde, müzik verilerini depolamak için çok daha efektif formatlar üretildi.
.mp3 olarak kodlanan ilk şarkı
Peki bu format nasıl doğdu? Alman bir öğrenci olan Karlheinz Brandenburg, Erlangen’deki teknik elektronik bölümündeki doktora araştırmasının konusu olarak imkansız gibi görünen bir şeyi seçmişti. Brandenburg, CD’deki müzikleri sıkıştırılmış bir hale getirerek o şarkıları yüzlerce megabyte’lardan birkaç megabyte’a düşürebilecek olan .mp3 formatını yaratırken, seçtiği şarkıyı ‘dinlenemeyecek dereceye’ kadar sıkıştırdı. Daha sonra makul derecelere getirdiği şarkıyı bugünkü dinlenebilir haline, yani kayıplı olsa da kabul edilebilir boyutlara getirebilecek şekle getirmiş oldu. Brandenburg’ün .mp3’e çevirdiği şarkıysa, kendisinin en sevdiği şarkı olan Suzanne Vega’nın Tom’s Diner adlı parçasıydı.
CD, mp3 çalar, streaming…
Bugün 25 yaşına giren .mp3 formatı günümüzde artık çok tercih edilmese de, 2010’ların ortalarına kadar adeta bir mucizeydi. Zira bu minik format, CD’de WAV olarak depolanan bir şarkının büyüklüğünü, ses kalitesinde bir bozulma işitilmeksizin sekizde bir oranında küçültüyordu. Böylece müzik dosyaları sabit bir araçtan ayrılabilir ve internet üzerinden yayılabilir hale geldi. Bu durum da önce CD’lerin yavaş yavaş tercih edilmemeye başlamasına ve .mp3 çalarların revaçta olmasına katkı sağladı. Aslında hepimiz bugün stick biçimindeki .mp3 çalarları hatırlıyoruz. Şimdiyse bu aletlerin yerini akıllı cep telefonlarımız, bu güzide formatın yerini ise online müzik platformları ve onların daha efektif olan formatları almış durumda.
Arşivlerden günümze
Bugün makul bir ücret karşılığında aylık ya da yıllık olarak kullandığımız online müzik platformlarında 60 milyonun üzerinde şarkıya tek tıkla ulaşabiliyoruz. Bu sayıya her gün 30 bin yeni şarkı ekleniyor üstelik. Bu servis sağlayıcıları içinde bugün .mp3 formatını yalnızca Deezer, yer yer de Google Play Music tercih ediyor. Diğer servis sağlayıcılar ise AAC, FLAC ve OGG gibi formatları kullanıyor. Tabii ki burada en önemli nedenlerden biri olarak telif ücretlerini ve .mp3’ten daha etkili sıkıştırma codec’lerinin kullanılabiliyor oluşunu gösterebiliriz. Yine de her ne şekilde olursa olsun, müziğin günümüzdeki hali alması, bugün 25 yaşına giren .mp3 formatıyla başladı diyebiliriz. Bugün artık terabyte’larca büyüklüğünde olan .mp3 arşivlerinden bahsedemesek de 90’lı yıllardan bugünlere çoğu müzikseverin en fazla borçlu şeylerin başında çoğu müzisyenden çok, aslında garip de olsa, bir format geliyor: .mp3… Nice 25 senelere daha!