Dünyayı kasıp kavuran
COVID-19 salgınının ekonomik etkileri tahminlerimizin çok
ötesinde olacak gibi görünüyor. Salgının etkilerinden her
sektör farklı şekilde etkileniyor; bazı sektörler durma
noktasına gelmişken bazı sektörlerde ise olağan dışı bir
hareketlilik gözleniyor. Geçen hafta dünyanın farklı
coğrafyalarından bir grup telekom sektörü CEO’su ile
gerçekleştirdiğimiz söyleşi sırasında, krizin telekom sektörü
için neler getirdiğini tartışma şansı bulduk.
Telekom sektörü
iletişim teknolojilerini evimize, cep telefonumuza ve iş yerimize
getiren altyapıları ve hizmetleri sağlaması açısından, bu kriz
sırasında en az sağlık ve gıda sektörleri kadar hayati önem
arzediyor. Krizin en acı sonuçlarını yaşayan İtalya’dan;
geçen hafta itibarıyla eve hapsolan Hindistan’a ve krizi nispeten
geride bırakan Hong Kong’a kadar uzayan geniş spektrumda telekom
liderinden; servislerinin kesintisiz bir şekilde sunulmaya devam
edildiğini ve kriz yönetimi için ek önlemler alındığını
duyduk. Örneğin felaketlere karşı yedekleme sistemleri coğrafi
olarak farklı lokasyonlarda yapılır; ancak bu krizde her iki
lokasyonda da vakalar yaşadığı için kontrol merkezlerini birkaç
gün içinde evden yönetilebilir hale getiren telekom operatörleri
olduğunu işittik. Paylaşılan örnek uygulamalardan biri de; Hong
Kong’ta bir operatörün 1 ay boyunca bedava servis sağlayıcı
olmasıydı. Özellikle uzaktan eğitim gibi herkesin ulaşması
gereken servislere evinde fibr olmadığı için ulaşamayan dar
gelirli kesim için düşünülmüş bu katkı bir sosyal hizmet
olarak görülmüş ve uygulanmış.
Telekom sektörünün evde çalışma ihtiyacının artmasına parallel olarak pozitif etkilenmesi beklenir; ancak gerçekte buradaki talep artışının henüz gelirlere yansımasını yeterince göremiyoruz. Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle ofis yerine evi kullanmaya başladığımızda, operatörlerin şirketlerle işletmekte oldukları kontratlarda daralmalar olması söz konusu. Evlerde bilgi kullanımı artsa da tarifelerin birçoğu zaten sabit ücretli olduğu için rakamlara yansıyan bir ek ücret yok. Üstüne üstlük seyahatlerin azalması, dünyanın daha az mobil bir yer haline gelmesi, roaming dediğimiz dolaşım gelirlerinin düşmesine sebep oluyor. Ev kullanıcılarının laptop, cep telefonu gibi cihazlara olan talebi artmış olsa da; cihazların tedarik zincirinde olan aksamalar sebebiyle buradaki talep artışı da cirolara henüz net yansımış durumda değil. Kısacası telekom sektörü için krizin maddi getirisi umulduğunun aksine çok büyük değil. Makro ölçekte hane halkı ve şirketlerdeki gelir kaybı da her sektörde olduğu gibi telekom sektörüne tahsilat riski olarak yansıyabilir. Henüz operatörler bu konuda bir önlem almış değiller. Ayrıca makro seviyede büyük projelerin ve spektrum ihalesi gibi önemli adımların gecikmesi 5G gibi devrimsel bir sektörel gelismenin ve buradan yaratılacak ek gelirin de ertelenmesi anlamına geliyor.
Salgın her sektörü olumsuz etkilemedi
Krizin telekom sektörüne
pozitif yönde yansıyan birkaç etkisi de olmuş durumda. Örneğin
oyun alanında faaliyetleri olan telekom operatörlerinden, bu konuda
ciddi bir gelir artışı olduğunu; içerik servisleri olan
operatörlerin abone sayılarının arttığını işittik. Ayrıca
insanların kriz esnasında dükkanlara ziyarette bulunmak
istememesi, ya da eve teknik bağlantıları yapacak kimseyi almak
istememeleri sebebiyle abone kaybı (churn) düşmüş durumda.
Şu an hepimizin yaşadığı
ev hapsinin internetsiz bir ortamda yapıldığını düşünebilir
misiniz? Online eğitimi, evden çalışmayı, keyfimizin yerine
gelmesi için izlemeden yapamadığımız Netflix ortamını, haber
alma kanallarımızı bize getiren telekom sektörünün ne kadar
hayati olduğunu bu krizde de gördük. İletişim artık hava ve su
kadar doğal bir ihtiyacımız oldu; her geçen gün daha da fazla
kullanımımız artıyor. Bu kriz sonrası telekom sektörü
hayatımızda nasıl bir rol oynayacak; yakın bir gelecekte sektör
hangi yöne gelişecek; dünya telekom liderleri bir taraftan krizi
yönetirken bir taraftan da bu konuya kafa yoruyorlar.