Bilişim sektörünün makus kaderidir. Eylül ayı geldi mi sektör yeniden hareketlenir birbiri ardına etkinlikler yapılır, bütçeler havada uçar. Peki bunun gerekçesi nedir? Hemen söyleyeyim. Kriz yüzünden sıkılan cüzdanlar ve yıl sonunda yanmasın diye harcanmak zorunda kalınan meşhur “pazarlama” bütçeleri.
Sektörümüzün sektör olduğu zamanlarda Eylül ayında aynı anda gerçekleştirilen Bilişim Zirvesi ve CeBIT Bilişim Eurasia Fuarı bizim için milat anlamına gelirdi. Uzun ve dinlenceyle geçen yaz ayları biter, çalışmayla geçecek kış aylarının hazırlıkları olanca hızıyla başlardı. Kısaca masaldaki gibi ağustos böceğinden karıncaya dönüşümün habercisiydi Eylül ayı başında gerçekleşen bu organizasyonlar.
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Sonra türküdeki gibi tüfek icat oldu mertlik bozuldu. Çok uluslu şirketler kendi etkinliklerini yapma hevesiyle birer teknoloji şirketi olmayı bırakıp ülkeye teknoloji satıp bayilerine verdiği “pazarlama” bütçesini etkinliklere aktarmaya başladı. Ülkeye teknoloji getirme hedefindeki şirketler oldu mu sana etkinlik organizatörü.
Bundan sonrası malumun ilamı gibi aslında. Etkinlik organizatörü olma yolunda hızla evrilen, Almanya’daki CeBIT’e katılabilmek için adeta birbirini ezen koca koca çokuluslu şirketler; birer ikişer Türkiye’deki fuardan çıkmaya, zirveye destek olmamaya başladı. Bildiğiniz üzere bugün CeBIT Bilişim Eurasia diye bir fuar yok. Çok şükür ki Bilişim Zirvesi ise Don Kişotluğa soyunmuş bir iki iyi niyetli sektör profesyoneli ve şirket tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. Ne güzel de oluyor.
Hemen yanlış anlamaya yatkın az düşünen ama çok konuşan dostlar için belirtelim, bu yazı bir zirve ya da fuar güzellemesi değildir. Hani her fırsatta yerli vurgusu yapıyoruz ya işte yerli olsa da olmasa da sektörü bir arada tutan temellere atılan bombadan bahsetmek için yazıldı bu satırlar.
Bu bomba o kadar tehlikeli ki kimse bu bomba yüzünden ana işine odaklanamıyor. Teknoloji şirketi etkinlik organizatörü olmuş, PR şirketi dergi çıkarıyor, bilişim gazetecisi el altından PR yapıyor. Hani dilin varmıyor ama kimin eli kimin cebinde durumları…
Hanımlar, beyler kısaca balık baştan kokuyor. Karar sizin. Okyanusta mı yüzmek istiyorsunuz yoksa ‘Kendin Pişir Kendin Ye’ci Hasan ustanın restoranının daracık akvaryumunda yüzüp talibinizi beklemek mi?
Bir karar verirseniz haberim olsun…
Fatih Sarı
Genel Yayın Yönetmeni
Enterprise Next