Herkesin bilgisayar ile tanışma hikayesi ilginçtir. Yurt
dışından hediye olarak getirilenler, ilk defa okulda ya da iş yerinde görenler,
üst komşuda ilk defa tuşa tıklayanlar…. Tuhaftır tatlı bir nostalji ve bazen de
gururla anlattığımız bu hikayelerin devamı asla gelmeyecek. Bugün doğan neslin
hepsi bilgisayardan çok daha maharetli cep telefonları, tabletler ya da oyun
konsolları olan evlerde yetişiyor. Anlatacak hikayeleri de yok. Benim var.
Anlatmak istiyorum.
Geleceğe Dönüş (Back To The Future) filminde ilginç bir
replik vardır bilir misiniz? Martin aracını 1955’e sürmüştür ve tamir edilmesi
gerekiyordur. Doktor hayatında ilk defa el kamerası görür ve yanındaki “Made In
Japan” yazısını okuyup şöyle der, “tamam problemi bulduk, bu Japonya’da
yapılmış”. Marty şaşırmış bir şekilde cevap verir, “Tüm kaliteli şeyler zaten
orada yapılıyor.”
Şimdi neredeyse her teknoloji ürünün Çin ya da Amerikan
menşeili olduğunu bilen, öyle yetişen genç nesle, Japonya’nın bir zamanlar
elektronik dünyasının devi olduğunu anlatamazsınız. Daha da önemlisi,
İngiltere’nin bir zamanlar bilgisayar teknolojileri tarihinde önemli markalara
sahip olduğunu ve hepimizin bu markalar ile büyüdüğünü söylesek inanmazlar.
Evet, şu aralar pek de teknoloji ile adı anılmayan İngiltere’de 2 farklı marka,
benim teknoloji ile hayatımın kesişmesinde önemli rol oynadı.
1982 yılında İngiltere’nin önde gelen bilgisayar firması
Sinclair, yeni nesil düşük bütçeli bilgisayar ZX Spectrum’u piyasaya sürmeye
hazırlanıyordu. BBC Micro yazılımı ile uyumlu, 48KB hafızası olan bu yeni
cihazın piyasa fiyatı ise 175 pound olarak hesaplanmıştı. Ancak Sinclair farklı
problemlerden dolayı cihazı bir türlü piyasaya istediği zaman sürmeyi
başaramadı. Bu esnada Acorn Computer kurucularından Hermann Hauser, 32KB Rom ve
32KB RAM’i olan yeni nesil bir bilgisayar üzerinde çalıştıklarını duyurdu.
Hauser’a göre yeni bilgisayar çok daha uygun fiyatlı olacak, Micro BBC ve Basic
ile tam uyumlu bir işletim sistemine sahip olacaktı. Hauser böylece birçok eve
girebilmeyi hedef edinmişti. İngiltere’nin teknoloji tarihine o dönemler
kattığı markaları ve gelişmeler, muhtemelen bir başka yazının konusu olabilir
bu yüzden kısa kesiyorum.
Acorn Electron bu idealler ile yola çıktığında aslında gayet
iyi bir bilgisayardı. Ancak önce Avrupa’da sonra da Amerika’da hedeflerini
tutturmayı başaramadı. Ancak bu hedefler sanılanın aksine çok da büyük rakamlar
değildi. En azından günümüzde konuşulduğu kadar değil. Örneğin Hauser ABD’ye 2
milyon pound civarında bir yatırım yaptı. 1 yıl sonra ise 6 milyon pound
civarında zarar etti. Şirket öyle bir noktaya geldi ki, 19 bin dolarlık faturaları
bile ödeyemiyordu. Tam iflas edecekti ki 1985 yılında bir İtalyan firması olan
Olivetti imdadına yetişti. Şirket o zamanlar 10 milyon pound ile şirketin
yaklaşık yarısına sahip oldu. Acorn Electron bilgisayarların satışına devam
edilecektir. Ancak 1984 yılında satılırken bile demode olan bu bilgisayarları
halen satmaya çalışmak mümkün değildi.
Ben ise 1985 yılında Üsküdar’da yatılı okula başladım. Bir
sene sonra okulumuz bir bilgisayar kampanyası yaptı. Çevremdeki hemen hemen
herkesin Commodore demesine rağmen, okulda tanıtımı yapılan bu şirin cihaz çok
hoşuma gitmişti. Grafik ve ses kalitesi gerçekten de çok iyiydi. Ve her
nasılsa, tüm dünyada satış konusunda ciddi problemler yaşayan, muhtemelen artık
pek de üretilmeyen Acorn Electron ile 1986 yılında tanışmış olduk. Benim
bilgisayar dünyasına adım atışımın üzerinden 34 yıla yakın zaman geçmiş. Başka
maceralarımızı bir sonraki aya saklayalım. Görüşmek üzere.