STEM (Science, Technology,
Engineering, Mathematics- Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) uzun süredir geleceğin dünyasını şekillendirecek
insanları yaratma formülü olarak geliştiriliyor. Buna sanatın A’sının (Art) eklenmesi ile STEM+A’ya ulaşmamız da
aynı derecede eski. Belirsizliğin yüksek ve değişimin şiddetli olduğu
dijitalleşme çağında çıkış yolunu bulmak için ilhamın önemi atıyor. STEM metodolojisi bütün sorunların çözümünü içinde barındıran bir
metodoloji olarak karşımıza çıkarken bunun içinde sanatı temsil eden A
üzerindeki vurgu artıyor. Dijitalleşmenin etkisi ile ne yöne gittiğimizin
öngörülmesindeki güçlü sanatın sağladığı hayal gücünün ve bunu görselleştirme
yeteneğinin değerini artırıyor.Sanat alanında teknolojinin kullanımının artması
ve burada önemli faydaların sağlanması, eğitim dışındaki çeşitli alanlarda da
STEM+A veya STEAM’in bilinirliğini artırdı.
2018’de
yapay zekanın imzasını taşıyan “Edmond Belamy’nin Portresi” adlı yapıt açık
artırmada 432 bin dolara satıldı. Dahası, 2018-2022 arasında yıllık ortalama
yüzde 7 büyümesi öngörülen global online müzayede pazarının 2017’deki 1,04
milyar dolarlık değerini 1,4 milyar dolar düzeyine taşıması bekleniyor. Ancak STEM+A’nın yarattığı birikim tabii ki
çok daha büyük rakamlara etki eden sonuçları ile bunun çok üzerinde etkiye
sahip. 2017 rakamlarıyla 80 trilyon dolara ulaşan dünya ekonomik hasılasında
önceki yıl ortaya çıkan 5,1 trilyon dolarlık büyümede dijitalleşmenin ya da
teknoloji ve insan kombinasyonunun etkisi çok büyük. Teknoloji
yapılabileceklerin listesini ve olanakları neredeyse sınırsız bir hale
getirirken sanat, daha önce var olmayan şeyleri hayal etmeyi ya da kurgulamayı
sağlayarak yön gösterici oluyor.
Latin Amerikalı sanatçı Danile
Iregui, sanatın STEM konseptini ve dijital dünyayı şekillendirmek için gereken
tasarım odaklı düşünmeyi nasıl destekleyebileceğinin iyi bir örneğini veriyor.
Iregui’nin 2018’de Contemporary Istanbul’da sergilenen enstalasyonu Control No
Control, IoT dünyasının sanatını oluşturuyor ve nesnelerin interneti (IoT)
dünyasının kurgulanmasında ilham kaynağı olabilir. Control, No Control, IoT’nin olanaklarını kullanarak bir
etkileşim platformu kurmanın iyi bir örneğini oluşturuyor. Bunun nedeni,
Iregui’nin IoT felsefesini iyi kavramış ve uyarlamış olması. Iregui, “Control
No Control gibi bir iş yaratırken amacım sanat eseri aracılığıyla izleyici ile
benim aramda ve daha önemlisi izleyicilerin kendi aralarında, mesela
yanınızdaki tanıdık insanlarla ya da hiç tanımadığınız insanlar arasında
bağlantılar yaratmaktı” şeklinde konuşuyor.
Yüzeyine dokunan her şeye tepki
veren bir LED küp olan Control No Control, izleyicilerden herhangi biri, işin
yanından geçen herhangi biri, işe yaklaşıp eliyle, ayağıyla, kafasıyla, hatta
belki tüm vücuduyla dokunduğunda bu hareketin ses ve görüntü olarak karşılık
bulmasını sağlayan bir sistem. Başka bir şekilde anlatınca bunun STEM+A’nın
yaratabileceği değişimi gösterme açısından önemi artıyor: Dört bir tarafında
içerik olan ve herhangi bir şekilde etkileşim kurulabilen bu interaktif
platform, gelecekte bir iş modelinin merkezinde yer alabilir ve şimdiden
teknolojik bir iş olarak anılmayı hak ediyor.
Daha geniş bir bakış açısıyla
bakıldığında, her dönemde yakın ilişkide olan sanat ve teknolojinin günümüzde
teknolojinin yakaladığı yüksek ilerleme hızına bağlı olarak hiçbir zaman
olmadığı kadar etkin bir ilişki içinde oldukları anlaşılıyor. Teknolojinin kazandığı
yaygınlık ve yarattığı zenginlik, sanatın yeni yüzleriyle ya da eski yüzlerinin
güçlenmiş biçimleriyle –sadece eğitime değil- hayatın kendisine de katılmasını
sağlıyor.