Günümüzde gelişen teknoloji ve mobil iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerin habere ulaşma alışkanlığı değişti. Toplu taşıma kullanıyorsanız neredeyse hiç kimsenin elinde gazete olmadığını fark etmiş olmalısınız.
Her yaştan insanlar artık ellerinde akıllı telefon, sosyal medya hesaplarının zaman akışına düşen içeriklerle besleniyor, günlük olaylara ilişkin kanaatlerini bu içeriklere göre oluşturuyor. Genellikle çoğu haber kaynaklarına sosyal medya bağlantıları üzerinden gidiyor.
Zaman akışına düşenler bilgi değil malûmat
Hâl böyle olunca, sosyal medya kullanıcılarının zaman akışına düşecek malûmatları (bilgi değil) manipüle etmek, devletlerden şirketlere, farklı amaçlara hizmet eden sivil toplum kuruluşlarından bireylere kadar herkesin bir uğraşı haline gelmiş durumda.
Bugün sosyal medyada adeta gerçeklerin ters yüz edildiğine şahit oluyoruz. Bu işi ‘algı yönetimi’ adı altında alenen yapanlar olduğu gibi, görünmezlik zırhı içinde farklı amaçlarla yapanlar da mevcut. Unutmayalım; yalan, hakikati ters yüz eder. Daha çok yalan ise hakikatin hakikat olduğunu bile sorgulatır hale getirir.
Gerçek ortaya çıkana kadar algı yerleşmiş oluyor
Bu nedenle olmalı, sosyal medyada önümüze her gün yeni bir yalan atılıveriyor ve en az bir gün boyunca bu konu üzerinden kıyasıya bir tartışma alevleniyor. Gerçeğin birkaç gün içinde ortaya çıkacağını bile bile dezenformasyon yapanlar, zaten ilk 24 saat içinde elde etmek istediklerini elde etmiş, kurguladıkları algıyı yerleştirmiş oluyor.
Sonrasında gerçek ortaya çıksa bile, gerçeğin ortaya çıktını yalanı doğru sanarak yayanların büyük çoğunluğu öğrenemiyor. Bu durum tekrar tekrar yaşanmasına rağmen, hiç kimsenin ders almadığını ve her gün ortaya atılan dezenformasyon amaçlı gündemin etrafında deyim yerindeyse havanda su dövüldüğünü görüyoruz.
Medya okuryazarlığı dediğimiz, medyayı bilinçli kullanmak, farklı kaynaklardan bilgileri karşılaştırmak, teyit etmek, sorgulamak gibi temel pratiklerin sosyal medyada pek işlemediğini görüyoruz.
Facebook’ta orta yaş üzeri kullanıcı davranışı
Sosyal medya kullanıcıları, zaman akışlarına düşen bir paylaşıma, neredeyse birkaç milisaniyede göz atıp, anında kanaat oluşturup, inanıp, en önemlisi de sorgulamayıp hemen yeniden paylaşma eğilimi içine giriyor. Bu davranış özellikle orta yaş üzeri Facebook kullanıcılarında daha yaygın.
Arkadaşlarının paylaştığı içeriği doğru kabul ederek hızlıca paylaşmak genelde sık görülüyor. Facebook’ta manipülasyon amaçlı oluşturulmuş sayfa ve grupların sayısının bir hayli fazla olduğu ve bu durumun büyük risk içerdiği dikkat çekiyor.
Utanç verici ama yalan standart olmuş durumda
Twitter tarafına baktığımızda ise, buranın daha genç, genelde siyasi amaçlı manipülasyon yapan kitlenin oyun dahası olduğunu görüyoruz. Bu kişilerin, gündem değiştirmekten, gündemdeki bir konuyu kendi temsil ettiği grubun amacına hizmet edecek şekilde yönlendirmeye varacak şekilde hakikat bükücü olarak kendilerini adadıklarını görüyoruz.
Hizmet ettikleri politik, toplumsal ya da ticari amaç için bile bile yalan içerikler paylaşmak -utanç verici ama- artık neredeyse sosyal medyada standart davranış kalıbı olmuş durumda. Her grup kendi lehine yalan paylaşımı meşru gören bir tavır içinde.
Kendinizi korumanız için birkaç öneri
Bütün bu karanlık tablo içinde nasıl yara almadan sosyal medyada yer alabileceğimize gelince; söyleyecek bir şeyler bulmakta zorlanıyorum. Arkadaş listenize eklediğiniz, takip ettiğiniz ya da sizi takip etmesine izin verdiğiniz kişileri çok iyi eleyerek belirlemek, mümkünse sayılarını azaltmak ilk adım olabilir. Bu noktada birebir tanıdıklarınızı takip etmeye öncelik vermek yararlı olacaktır.
İkinci adımda, yapay gündem olarak ortaya atılan hiçbir konuya girmemek ve paylaşım yapmamak sizi hakikat bükücülerden bir nebze olsun koruyabilir. Daha da ötesi, siyasi ya da ticari amaçları için kasten yalan paylaşımlar yapmakta ısrar edenleri -çok iyi arkadaşınız bile olsa- sessize almaktan, takip etmekten vazgeçmekten çekinmeyin. Unutmayın; tavır göstermeniz öncelikle kendinize saygının gereğidir.